1 MAYIS 2016

                                    1 MAYIS 2016

            12. Yüzyılda Pazar için ürettim arttı. Bunun sonucunda üretim fazlalığı doğdu. Tacirler ortaya çıktı, panayırlar gündeme geldi. Böylece ticari burjuvazi gelişti. Haçlı Seferleri (1095-1270), ticareti daha da geliştirdi. Ticaretin gelişmesi bankacılık sektörünü de ortaya çıkardı. 
            15. yüzyılda maden alanlarında büyük buluşlar yapıldı. Yine bilim ve teknolojide de hızlı gelişmeler yaşandı. İnsanlığa büyük ilerleme sağlayan, pusula, teleskop, kağıt, matbaa, barometre vs. gibi araçlar bulundu. Bilimsel buluşlar ve evrenle ilgili bilimsel teoriler ortaya kondu. Kopernik ve Kepler, Galileo… gibi bilim insanları yeni evren modelleri geliştirdiler. Kilisenin tutucu ve değişmez ilkeleri tartışılır konuma geldi. 
            Özellikle 16. Yüzyıldan sonra, Aristokrasinin egemenliği sarsılmaya başladı. Din savaşları yaşandı. Tekelleşmeler gerçekleşti. Tüm bu gelişmelerin sonucunda sınıf mücadelesi de hızla arttı. 
            17. ve 18. Yüzyıllarda, Avrupa da, Rönesans ve reformlar gerçekleşti. 
            13. Yüzyıldan yaklaşık olarak 1850 yılına kadar, toplumsal üretim yapısı manifaktüre dayanıyordu. Manifaktür üretim yapısı, uzmanlaşmış el işçilerinin, bir üretim merkezinde toplanarak yaptığı toplumsal üretimdi. Atölyelerde veya imalat evlerinde yapılan üretim, daha çok usta-çırak ilişkileri içinde yürüyordu. Niteliksiz işçilerin yanında ustalar da vardı. Kadınlar, çocuklar, mevsimlik tarım çalışanları vs. bu dönemin karakteristik özelliğidir. Bu üretim yapısı, sermaye birikimin sağladı. Burada çalışan emekçiler, çok uzun süreler , (bir gün de, neredeyse 15-18 saat), ucuz iş gücüyle çalışıyorlardı. Ama süreç içinde, toplumsal aydınlanma ve örgütlenme içinde, çalışanlar da bir takım haklar elde etmek için mücadele etmeye başladılar.        Örneğin:
            -1831 yılında Lyon (Fransa) da tekstilciler ayaklandı.
            -1841 yılında Fransa’da, 8 yaşından küçük çocukların çalışması yasaklandı.
            -1850’den 1914 yılına kadar, özellikle Avrupa da hızlı bir fabrikalaşma yaşandı.
            -1856 yılında, Avustralyalı işçiler 8 saatlik iş gücü için toplandılar. Emeğin değerini ortaya koyan bir eylem gerçekleştirdiler. Emek olmadan, üretim olamayacağını gösterdiler.
            -1866 yılında, 1. Enternasyonal (uluslararası işçi birliği) dünya işçilerine 8 saatlik iş günü için mücadele etmelerini istedi ve evrensel güç birliğini ortaya koydu. Dünyada bütün emekçiler aynı sorunları yaşıyorlardı ve sorunlardan kurtulmak için evrensel güç birliği olmalıydı. Bu da ancak sınıf bilinciyle olabilirdi. Burada emeğin evrenselliği bilinçlere taşındı. 
            -1886 yılında 1 Mayıs günü Amerika'nın her yanında işçiler, çalışanlar, emekçiler grevler yaparak, 8 saatlik iş günü isteklerini haykırdılar. Dünya örnek bir mücadele sergilediler. O tarihte, Şikago da, 200 bin işçi iş bıraktı. Dönemin egemenleri, bu mücadeleyi başarısız kılmak için ellerinden gelen her baskıyı yaptılar ve güvenlik güçleri işçilere saldırdılar. Yakalanan işçi önderlerini yargıladılar ve 4 kişiyi idam ettiler. İşveren binlerce işçiyi işten attı. Yüzlerce işçiyse tehdit edilerek korkutuldular. Bu eylem, işçi sınıfının en önemli eylemlerinden birisidir. Bu gün aynı zamanda emekçilerin eylem günü oldu. 
            - 26 Mart 1871- 28 Mayıs 1871 tarihleri arasında Paris Komünü” yaşandı.
            -1889 yılında ll. Enternasyonal de, Fransız işçi temsilcileri 1 Mayıs 1886 yılında meydana gelen olaylar sırasında ölen ve idam edilen işçileri anmak için “Chicago işçilerinin anısına” 1 Mayıs’ı Uluslararası birlik ve dayanışma günü olmasını önerdiler. Enternasyonal, bu öneriyi kabul ederek, 1 Mayıs günü, İşçilerin Mücadele, Dayanışma ve Birlik Günü olarak ilan edildi. 
            -1914 yılından sonra, emekçiler ve işçi hareketlerinde örgütlenme ve sınıf bilincinde bir artış oldu.
            -1917 yılında, Sovyet Devrimi gerçekleşti. 
            Ülkemizde ise:
            -1945 yılında Çalışma Bakanlığı kuruldu.
            -1952 yılında Türkiye İşçi Sendikası kuruldu.
            -1961 de, Türkiye İşçi Partisi kuruldu.
            -1963 de, Toplu Sözleşme Grev ve Lokavt yasaları çıkartıldı.
            -1963 Kavel Kablo işçileri büyük bir direniş gerçekleştirmişlerdir. 
            - 1964’de Berec, 1966 yılında Paşabahçe grevleri sayılabilir.
            -1967 yılında DİSK kuruldu.
            -1968 yılında öğrenci hareketleri ve devrimci mücadele gelişti ve mücadele içinde, işçilerin, çalışanların örgütlenmesi daha da hızlandı.
            -1970 yılında, 15-16 Haziran İşçi yürüyüşleri yapıldı. 
            -1977 yılı 1 Mayıs günü İstanbul Taksim de işçilere büyük bir saldırı yapıldı ve yapılan saldırı sonucunda 35 emekçi katledildi. Bu olaydan sonra, Taksim Alanı 1 Mayıs Dayanışma Gününe kapatıldı. Orada öldürülen 35 emekçinin anılması yasak edildi. Taksim'e çıkmak isteyen emekçilere tomayla ve gazlarla engel olundu. 
            -1980 darbesi, sendikacılığa ve işçi sınıfına çok büyük bir darbe vurmuştur.
            -2009 yılında Tekel Direnişi yaşanmıştır ve bu direniş işçi sınıfı tarihi açısından çok önemli bir değere sahip olmuştur. 
            -Daha sonraki yıllarda AKP hükumetleri döneminde, işçilerin, emekçilerin birlik ve dayanışma gününü kutlamaları (özellikle İstanbul'daki kutlamalar Taksim Alanı yasak edilerek) gazlarla, tomalarla durdurulmuş ve birçok insan gazlardan zehirlenmiş ve yaralanmıştır. 
            Kapitalizmin en büyük amacı en fazla kâr etmektir. Bunun içinde fazla üretim yapar. Fazla üretim yaparken de, ücretleri kısar ve alım gücünü azaltır. Böyle olunca da kendi krizini kendisi yaratır. Bunun nedeni, ürettiği fazla malı satacak Pazar bulaması ve üretilen malın elinde kalmasıdır. Aslında bu kapitalizmin en büyük hastalığı ve çıkmazıdır. Bu ilişki ters bir ilişkidir. İnsanlar yoksul ve açlık çekerken, üretilen ve Pazar bekleyen onca mallar depolarda çürütülür. Bundan dolayı da kapitalizm insanı dışlayan bir toplumsal yapıdır. Oysa en büyük güç emektir ve emek olmadan hiçbir değer üretilemez. Parayı makinenin başına koyun, hiçbir şey üretmez. Para sadece bir araçtır, oysa emek güçtür ve enerjidir. 
            Emeği sömüren ve çalışanın hakkını yiyen kapitalist, kendi sömürüsünü de gizlemeyi veya kamufle etmeyi çok iyi bilir. Ama bu sömürünün farkında olanlar da, insanları, çalışanları uyarmak ve onların bilincini açmak için uğraşırlar. Öncülük budur.
            Özellikle, sanayi devrimiyle (13. yy- 18. Yüzyıl…) başlayan işçi sınıfının hak arama mücadelesi, günümüze kadar farklı yoğunluklarda ve farklı mücadelelerde, kimi zaman büyük bedeller ödeyerek süregelmiştir. Günümüzde de aynı mücadele sürmektedir. Sömürü ve hak yeme olduğu sürece de bu sınıfsal mücadele sürecektir. İşin doğası da budur.
            Kutsal Kitaplar der ki, "önce söz vardı"; oysa eylem olmadan sözün pratik hiç bir değeri yoktur. Doğayı dönüştüren eylemdir, yani çalışmadır, üretimdir, iştir, güçtür. 
            Bu anlamda doğada eylem vardır ve eylemsiz hiçbir olay ve olgu gelişemez. Doğa, an içinde de hareket halindedir. Doğa en büyük üreticidir ve aynı zamanda en büyük tüketicidir. Bu anlamda doğa, ürettiğini yer. İnsan da küçük bir doğadır. Bu anlamda insan da üretir ve ürettiğini tüketir. Üretme eylemi emekle olur. 
            Emek, bir nesneyi, bir şeyi ortaya çıkarmak, üretmek ve yaratmaktır. Emek, billurlaşan insan etkinliğidir ve maddeleşmiş enerjidir. Beslenme, barınma, üreme, yaşam da kalma, tüketme, sevgi, dostluk, dayanışma, paylaşma, barış vs. emekle olur. Emekten daha üstün bir değer yoktur ve emek vermedikçe ürün oluşmaz. Bu hem doğasal hem de insansal açıdan böyledir. 
            Bu kadar değerli olan emeği, değersizleştirilmek isteyenler, en son tahlilde bunu başaramayacaklardır. Bugün Taşeron Sistemiyle, insanların emeklerini hiçe sayanlar, sendikacı işçilerin hak aramalarını ve emeğin yücelmesini sağlamaya çalışmaları sekteye uğratmayı istemektedirler. Taşeron işçilik, ancak sınıf bilinciyle aşılabilir. 
            Ülkemizde bugün sendikalı işçi sayısı 500-600 bin civarındadır. Bu sayı, 12 Eylül faşist yönetiminden önce bunu 3-4 katı dolayındaydı.
            Emekçilerin Taksim de 1 Mayıs’ı kutlamasına AKP iktidarı izin vermiyor ve yönetim tüm tartışmaları bu noktada yoğunlaştırarak, emekçilerin esas sorunlarının tartışılmasını önlüyor ve kamuoyunu bu söylemle oyalıyor. Oysa bugün 3 milyon dolayında işsiz, 12 milyon dolayında insan yoksul ve 2 milyon dolayında insan açlık sınırında yaşamaktadır. Böyle olunca 1 Mayıs çok daha önemli bir konuma gelmektedir. Emek, kendi gücünün farkında değildir. Oysa dünyayı dönüştüren, çarkları devindiren emektir. 
            İşte 1 Mayıs, bu kadar değerli ve büyük güç olan emeğin günüdür. 
            -1 Mayıs, çalışanların, emekçilerin, üretenlerin, yoksulların ve ezilenlerin dayanışma ve birlik günüdür. 
            -1 Mayıs, emekçilerin, kendi sınıf bilincine varmalarını sağlayan, sınıfsal besindir.
            -1 Mayıs, üretenlerin kendi güçlerinin farkına vardığı gündür.
            -1 Mayıs, “emek” denilen, üretici gücün, ne kadar önemli olduğunun bilinçlere taşındığı gündür. 
            -1 Mayıs, “emek olmadan, yemek olmaz” diyen, Atasözünün, ne kadar doğru ve gerçekçi olduğunun ortaya konduğu ve bu anlamda toplumsal bilincin uyandığı gündür.
            -1 Mayıs, sınıfsal bilincin göstergesidir.
            -1 Mayıs, hak arama mücadelesinin en yoğun yaşandığı gündür.
            -1 Mayıs, yalnızca hak arama değil, dünyayı yönetecek bilincin olgunlaşmasının ve insani değerlerin işçi sınıfı tarafından bilindiğinin de ortaya konduğu gündür. 
            - 1 Mayıs, açlığın, yoksulluğun yok edilmesi için verilen mücadelenin, ete-kemiğe büründüğü ve bedenleştiği gündür.
            -1 Mayıs, dünya emekçilerinin evrensel uyanışını simgeleyen ve kozmik duruşunu ortaya koyan, evrensel dayanışmayı sağlayan gündür.
            -1 Mayıs, sömürüye, zulme, baskıya, insan dışı davranışlara vs karşı gelişin ortaya konduğu gündür. 
            -1 Mayıs toplumumuzu Orta çağ Değerlerini yeniden egemen kılmak isteyen AKP'nin bu istemlerini durduracak ve çağdaş değerlerin topluma yeniden kazandıracak gündür.
            İşçi sınıfının 1 Mayıs birlik ve dayanışıma gününü kutluyorum

 

 


Ücretsiz web sitesi oluşturun! Webnode