CEMAL SÜREYA (1931-1990)
Şair Ülkü Tamer, Cemal Süreya için demiş ki:
Tanrı
Bin birinci gece şairi yarattı,
Bin ikinci gece Cemal’i,
Bin üçüncü gece şiir okudu tanrı,
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.  https://www.cemalsureyasiirleri.com/
Aşkın ve sevginin şairi; duyguların ressamı, gönüllerin tınısını, kalp çakrasının melodisini çalan, şiirin armonisini gerçekleştiren şair Cemal Süreya…
Asıl adı Cemalettin Seber olan şair Erzincan’da 1931 yılında dünyaya gelmiştir.
Cemalettin ismini kent koşullarına uyumlu konuma getirip Cemal ve bir anlamını bulmadığı için Seber soy ismi yerine Ülker Yıldızı veya gök anlamına gelen Süreyya ismini kullanır. Daha sonra bir iddia girer ve iddiayı kaybedince Süreyya’da ki “y” nin birisini de atar ve “Süreya” olarak kullanır.
Cemal Süreya yalnızca şair değil, aynı zamanda denemeci, çevirmen, sanat yönetmeni, eleştirmendir. Ama esas belirleyici yönü onun şair kimliğidir. Yazılarında (Adil Fırat, Ali fakir, Ahmet Gürsu, Suna Gün vs. gibi) çok değişik isimler de kullanmıştır.
Şairin, hiperaktif bir yapısı vardır. Her an bir şeyler yapmak, üretmek, devinmek, farklı şeyler yapmak ister. Bu nedenle çok renkli bir yaşamı olmuştur. O her zaman yeni şeylerin peşinde olmuştur. Onun için hep ileriye gitmek ve yeni olanı yaşamak düşüncesi vardır.
Ailesi 1938 yılında “Yasak Bölgeler” yasası uyarınca Bilecik’e zorunlu iskâna tabii tutulur ve daha 7 yaşındayken çocukluğunun geçtiği ata toprağını terk etmek zorunda kalır.
Yine aynı yıl (1938) annesini yitirir. Bu onun için büyük bir dramdır.
Cemal, İstanbul’da halasının yanına gönderilir. İlkokula halasının yanında, İstanbul’da Beyoğlu 37. İlkokulunda başlar. Fakat burada da fazla kalmaz. 1942 yılında yeniden Bilecik’e ailesinin yanına döner. Aile sürekli gözetim altındadır. Sürgünler yaşamaktadır.
Babası 1943 yılında Esma isminde bir kadınla ikinci evliliğini yapar. Cemal o tarihlerde ilkokul 4. sınıftadır. Okulu Bilecik’te bitirir. Ortaokulu da burada okur.
  Ama Cemal için bu yıllar acılı ve hüzünlü geçer. Çünkü üvey anne Esma baskı yapmaktadır. Bu baskılar çekilir gibi değildir. Zaten yapısında özgürlük tutkusu olan Cemal’e ağır gelir ve bunun üzerine Bilecik’ten ayrılma kararını verir. Babasından habersiz parasız yatılı sınavlarına girer ve kazanır. Yeni adresi İstanbul’dur. İstanbul’da yatılı olarak Haydarpaşa Lise ’sine yazılır. Liseyi bitirdikten sonra Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanır. Okulu bitirdikten sonra hayata atılır. 1954 yılında Eskişehir de Vergi Dairesinde çalışmaya başlar. Daha sonra Maliye Bakanlığında Müfettiş olur.
1957 yılında babasını trafik kazasında yitirir. 1965 yılında memurluktan ayrılır. Bir ara işsiz kalır. 1971 yılında yeniden Maliye Bakanlığına döner. Ankara da çalışmaya başlar. Bir süre İstanbul Darphane’de müdürlük yapar.
Büyük aşklar yaşayan ve 4 kez evlenen şair, hayata her zaman sevgiyle bakmıştır.
Şair, bu çok değişik ve tempolu yaşam içinde yorgun düşer ve 09 Ocak 1990 tarihinde 59 yaşındayken beyin kanaması geçirerek yaşama veda eder.
    SANAT ANLAYIŞI ve DÜNYA GÖRÜŞÜ
Cemal Süreya, şiire duygu katan bir şairdir. İnsan, duygu varlığıdır. İnsanın duyguları ancak estetikle güzelleşir. O halde şiirde estetik bulunmalıdır. Estetik yalnızca anlam da değil, esasında şiirin biçimde de olmalıdır. Cemal Süreya’nın şiir anlayışı bu düşünceye dayanır.
Cemal Süreya, ikinci yeni hareketin önde gelenlerinden biriydi.
Evrende her şey görünenin arkasında esas olarak bulunan ve algılanamayan gerçeklikler vardır. O halde, görülmeyeni bilinçte bilinir konuma getirmek gerekirdi. Bu da ancak betimlemeyle, tasarımlamayla, bilinci uyarmayla, çağrışımla, imgeyle, analojiyle (benzeşimle), aforizmalarla (özlü sözlerle) vs. olabilir. İşte Cemal Süreya’nın şiirlerinde bu temalar göze çarpar.
Süreya, folklora ve halk şiirine karşı bir duruş geliştirir. Geleneği eleştirir: Fakat kendisi de gelenekten beslenmiştir.
Daha çocuk yaşlarında şiir yazan şair, yaşamı boyunca şiirle içli-dışlı olmuştur. Her anının şiirle yaşamıştır.
Şair, ilk şiir denemelerini aruz ölçüsüyle yapmıştır. Özellikle Süreya’yı etkileyen en önemli şair Muhip Dranas’ın “kar” şiiri olmuştur. Sezai Karakoç’la yakın arkadaşlığı oldu. Turgut Uyar, Edip Cansever, Ece Ayhan gibi şairlerle ikinci yeni şiiri akımının sürdürücüleri oldular.
Bu akımın en önemli ilkesi, imgeci, özgürlükçü, gerçeküstücü, betimlemesel, konuşma dilini değil-sanat dilini kullanan ve duygulu ve çağrışıcı vs. bir düşünceye dayanmaktaydı. Onlara göre folklor halk dilini, konuşma dilini kullanarak, sanatı daraltmakta ve bloklaştırarak sözcükleri sınırlamaktadır. Oysa, sanat sınırsızlığı, özgürlüğü çağrıştırmalıdır.
Örneğin;
  İstanbul’da elimi kaldırdım
  Biraz içkiliydim, biraz sevdalı, biraz da minareli” diyen Süreya; hayata nasıl baktığını belirtmektedir. Burada, hem dünyasal gerçeklik, hem duygusal içsellik ve hem de toplumsal değerin bir bütünlük içinde sunulduğunu görmekteyiz.
  Güzelsin sevgilim/ Ama çok yakından!; burada ironik (iğneleyici) bir duruş görmekteyiz. Yakınında bulunmayan güzelliğin nideyim ben anlamında bir gerçeküstü yaklaşım göstermektedir.
  Durakta üç kişi
  Adam kadın ve çocuk
   Adamın elleri ceplerinde
  Kadın çocuğun elini tutmuş
   Adam hüzünlü
  Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
   Kadın güzel
  Güzel anılar gibi güzel
   Çocuk
  Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel diyen şair, bu dizelerde sözcüklerle adeta dans etmekte ve aşkla-hüznü birbirine benzeştirmektedir. Hayat, sanki acıların toplamı gibi… Kadın ve güzel; güzel ve hüzün; aşkın tutkunluğu ve aşka engel olan veriler, değerler sistemi ve buna karşı koymaya çalışan duygular yoğunluğu ve ortaya çıkan acı hüzün… Yüksek bir duygu ve derin bir imge ve ağdalı bir betimleme bu şiirde açığa çıkmaktadır.
   

     Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
  Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
  Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
  İstasyonda tren oluyor biraz
  Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
  Her sözcüğün çağrışımı farklı duygular yaratmakta ve yoğun bir estetik katmaktadır. Bu dizeleri okuyan her insan, burada farklı anlamlara varabilir. Zaten sanat denilen olgu da bu değil midir? Görecelik ve özgürlük… Çağrışım ve uyarılma…
  Ben kibriti çaktığım zaman
  Her şey kırmızıydı yüzün olarak
  Ben kibriti çaktığım zaman
  Çünkü her yüz bir memlekettir
  Müthiş bir dil, etkileyici ve derin bir anlatım…
Cemal Süreya’nın ilk şiiri, üniversitede okurken yazdığı “Şarkısı Beyaz” şiiridir. Bu şiir okul dergisi olan Mülkiye’de 1953’te yayınlanmıştır. Daha sonra bu dergide “Di Gel” , “Çıkmaz Sinir” ve “Ölmüşlük” şiirleri art arda yayınlanır. Bu şiirlerle ismi duyulur.
1958 yılında “Üvercinka” şiir kitabını çıkardı. Güvercin ve Kadın sözcüklerinin üzerinde oynayarak oluşturduğu bu kitap ismiyle de ilgi uyandırdı. Bu kitapla Yeditepe Şiir ödülünü aldı.
1965 yılında ikici şiir kitabı “Göçebe” yi çıkardı. Bu kitabıyla da Türk Dil Kurumu Edebiyat ödülünü aldı.
1973 yılında “Beni Öp Sonra Doğur Beni”;
1984 yılında “Sevda Şiirleri”;
1988 yılında “Güz Bitiği”;
1988 yılında, “Sıcak Nal”… şiir kitaplarını yayınladı.
Cemal Süreya’nın şiirleri, düşünsel derinlik taşıyan, aydın ve elit insanlara yönelik, entelektüel bilince yönelik dizleri içerir. Siyasi ve günlük yaşamın hengâmesinden uzak, şiirin sanatsal yönüyle ilgilenen bir duruştur aynı zamanda... Buna karşın Süreya, şiirin biçim yanında anlamı da olmalıdır diyerek, bazen toplumsal gerçekliği ve kültürel gerçekliği de dizelerinde yansıtmıştır.
Bazı şiirlerinde cinselliği de konu edinmiş ve ironik söylemlerde bulunmuştur. Süreya’nın dizelerinde sürükleyici ve coşkulu sözcükler vardır ve bu anlamda sürükleyicidir. Yazdığı şiirler yankı uyandırmış ve ilgi görmüştür.
Bu usta şairimizi ölümünün 27. yılında saygıyla anıyorum.

Eserleri:
  Düz yazı: Şapkam Dolu Çiçekle, Günübirlik, Onüç Günün Mektupları, 99 Yüz, 999. Gün / Üstü Kalsın, Folklor Şiire Düşman, Uzat Saçlarını Frigya, Aydınlık Yazıları / Paçal, Oluşum'da Cemal Süreya, Papirüs'ten Başyazılar, Günler, Güvercin Curnatası, Toplu Yazılar
Antoloji: Mülkiyeli Şairler, 100 Aşk Şiiri


      
Kaynak:
1-) Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (İhsan Işık; cilt 2.)
2-) https://www.cemalsureyasiirleri.com/
3-) https://yarin1ist.tripod.com/haziran2002/ (Alaattin ANDRA).