HRANT DİNK (1954-2007)
Bir aydınlık savaşçısı;
  Sosyalist, demokrat, barış yanlısı;
Özgürlükçü, eşitlikçi bir düşün insanı;
  Ütopyası ve umudu olan bir aydın;
  Kabesi “insan olan” bir dünyalı…
Hrant Dink…
  Hrant, 1954 yılında Malatya’da, bir ermeni ailesi olan Sarkis ve Gulvart çiftinin çocuğu dünyaya geldi. Sarkis, terzilik yapıyordu. Sarkis ve Gulvart’ın ikişer yıl arayla iki çocuğu daha olur. İşlerinin bozulmasından dolayı aile İstanbul’a göçer. Burada yaşanılan ekonomik sıkıntılar nedeniyle anne ve babası ayrılırlar. Bakan kimse olmadığı içinde ortada kalırlar. Yıl 1961’dir. Daha 7 yaşındayken kardeşiyle birlikte ortada kaldılar. İki kardeş Gedikpaşa’da “Ermeni Yetimhanesinde” büyüdüler. Eşi Rakel’le de burada tanıştı.
  Hrant Dink "Hrant Dink'in, hayatında dede faktörü ön plandadır. Kitap okumayı seven ve 7 yabancı dil bilen dedesinden çok şey aldığını soyluyor hatıralarında Dink: "Benim okuyup sorgulamama bir nebze de olsa dedem sebep olmuştur” der. Hrant, Şişli Lise ’sini bitirir.  https://hrantdink.uzerine.com/
20 yaşında Ermeni Yetimhanesinde tanıdığı Rakel’le evlenir.
  Rakel, dişi koyun, mecazi olarak da: Saf ve temiz olan kişi) https://www.turkcebilgi.com/ anlamına gelir.
   Hrant, İ.Ü. Fen Fak. Zooloji Bölümü’nü bitirdi. Bu yıllarda Rakel’le evlendi.
Hayatını sürdürmek çok da kolay değildi. İş bulmak zordu. Ama dünyanın bir de gerçekliği vardı, para kazanmak ve yaşayabilmek için çalışmak gerekiyordu. Hrant, yazmayı, okumayı, araştırmayı, sorgulamayı ve çözüm üretmeyi seviyordu. Kitaba ve okumaya merakıyla kardeşiyle birlikte bir yayınevi açtılar.  Eşiyle birlikte Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı kurdu. Burada yoksul, yetim ve kimsesiz çocukları aldı ve yetiştirdi.
Üniversite öğrenimi sırasında sosyalist düşünceyle tanıştı. TKP ve Maksist-Leninist çizgide siyaset yapmaya başladı.
Hrant, 1996 yılında AGOS Gazetesinin kuruculuğunu, başyazarlığını ve genel yayın yönetmeliğini yaptı. AGOS, Ermenice ve Türkçe yayınlanıyordu.
Hrant, bazı gazetelerde makaleler yazdı. Bu toprakların çok zengin kültürel mirasa sahip olduğunun bilincindeydi ve bu toprağın insanı olduğunu her zaman belirtiyordu. Bu anlamda Türkiye’de yaşayan her farklı gurubun, etnik topluluğun, değişik inanca sahip insanların barış içinde bir arada yaşaması gerektiğini savunuyordu. Onun için “Türkiyeli Olmak” önemliydi. Bu anlamda Avrupalıların ikiyüzlü davrandıklarını belirtiyordu.
   Hrant Dink’in hayatı, mücadele içinde geçti. O daha çocukluğunda zorluklar yaşadı. Yaşamı acılarla yoğruldu.
  Hrant, yaşamı boyunca isminin anlamına uygun bir yaşam sürdü. Çünkü Hrant, canlı ateş yani alev, aydınlatan, ışık açan demektir ve yaşam sunan enerjinin görünen yansımasıdır.
Ermeni, Türk-Kürt, Acem, Rum vs. ne fark eder ki; bunlar birer aidiyet, ama asıl aidiyet insana ait olmak değil midir? İşte Hrant, tüm aidiyetleri insan özgülünde birleştirmeye çalışan bir aydındı.
Sol değerlerin dünyaya barış ve huzur getireceğini savunan Hrant, yaşamı boyunca da bu değerlere bağlı kaldı.
Hrant Dink:
  Her zaman faşizme, baskıya, sömürüye karşı koyan; kimseyi dışlamayan, her farklı olanı bir zenginlik olarak gören bir dünya aydınıydı… Dünya herkesin dünyası dediği ve her türlü dışlayıcı, ötekileştirici politikalara, uygulamalara karşı koyduğu ve sömürüsüz, eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünyayı savunduğu için birilerini rahatsız etti ve bundan dolayı 19 Ocak 2007’de kalleşçe öldürüldü.
Hrant Dink;
-İnsan hakları savunucusu;
-Barışçı;
-Birleştirici;
-Kardeşlikten yana;
-Dünyanın herkese ait olduğunu savunan bir Anadolu Aydınıydı.
-O, Anadolu’ya âşıktı.
-Kalbi, insanlık için atıyordu.
-O, yerelden evrensel, evrensellik içinde yerel olmayı başarmıştı.
-O, onuru için yaşadı ve onurluca bu dünyadan ayrıldı.
-Ayrıştıranlara, ötekileştirenlere karşı durdu.
-Zalimlerden korkmadı, başı dik yaşadı.
İşte tüm bunlardan dolayı; bu görüş ve düşüncelerden korkanlar O’nu kaleşçe öldürdüler.
Ama unutulmasın ki, “ölüm yalnızca konuşmayanlar, konuşulmayanlar, anmayanlar, anılmayanlar, ışınlar yayınlamayanlar, frekans iletmeyenler veya düşünceleri iletilmeyenler için vardır.” Oysa Hrant Dink’i yalnızca dün, bugün değil, 10 yıldır dostları, sevenleri tarafından anılmaktadırlar. Bu nedenle Hrant Dink yaşamaktadır.
Onun ışığı 10 yıl geçmesine karşı bugünde insanları aydınlatmaktadır.
Yol diliyle söylersek:
-Işığı bol olsun…
-Devr-i Daim olsun…
-Devriyesi “enerji saçan” konumda olsun…
-Düşüncesi beden bulsun…
Son olarak şunu demeliyim ki: “Aydını öldürülen ve olmayan toplumlar geleceğe akamazlar… Oysa, bu ilkede ne çok aydın yok edildi!...