İNSAN BU......
İnsan, dünyada eşi benzeri olmayan bir varlık!
Nice özellikleri içinde taşıyan bir paradoksal varlık!
Akıllı denilen ama nice akıl dışı davranışlar gösteren bir varlık!
Gerçekten bir "akıl" varlığı mı insan?
Bu kocaman bir soru!
Bu sorunun yanıtını pratik yaşam olumlamıyor…
Akıl nedir?
En son çözümlemede akıl, "anlama", "kavrama" insan için yararlı olanı seçme ve eleme yöntemidir. Bir "ölçme" işlevidir akıl.
Akıl, düzensizlik yaratma değil, düzensiz olanı düzenli hale getirme bilincidir.
Akıl, bilgiyi dengeli kullanma ve onu olumlu bilince dönüştürme fonksiyonudur.
Akıl, yararlı ve zararlı olan bilmek ve bunu deneyimleyerek ölçmek, yararlı olanı pratik yaşama uygulamak eylemidir. Vs…
Oysa bugün bir bakın çevrenize, geçen televizyonun karşısına, açın haberleri bir dinleyin. Ne görürsünüz? Gözyaşı, açlık, yoksulluk, ölüm, katliam, art arda kalkan toplu cenazeler, güvensizlik vs. Tüm bunlar “insan” denen varlık tarafından yaratılmaktadır. Ve insan kendisini “akıllı” görmektedir. Büyük bir ironi, bir paradoks aslında…
Artık her gün kanla uyanıyoruz ve dünyanın her yanında katliamlar duyuyoruz. Her yerde kan! Her yerde acı, her yerde keder ve her yerde hüzün var! Nerede insan varsa, orada doğal olmayan davranışlar görürsünüz. Doğal bir varlık olan insan, doğayı bozacak her türlü eylemi gerçekleştiriyor. Aslında kendi sonunu da hızlandırıyor.
Ve tüm bu gerçekliğe karşın, insan “akıllı” bir varlık olduğunu söylüyor!
Eğer akıllı olmak buysa, akılsızlık nedir?
İnsanın doymak bilmeyen istekleri ve bencilce güdüleri doğanın da, toplumun da bütün dengesini bozmaktadır.
Bu anlam da bozan, çar-çur eden, dağıtan, yaşanmaz kılan vs. kendi eliyle kaosu arttıran bir varlık nasıl “akıllı” olabilir?
Gerçekten büyük soru budur!
Esasında doğa kendi içinde bir kaos üretiyor, ama o kaos farklı boyutta bir kozmos var kılıyor. Zaten bu doğal kaos doğal bir varlık olan insanı da etkiliyor. Bilim insanları bunu sürekli belirtiyorlar. Ama nedense dünyaya egemen olanlar bu uyarılara aldırmadan tüm dünyada yaşamı ortadan kaldıracak eylemler içinde bulunuyorlar.  Şimdi bunlara sorsan “en zeki” insanlar olduklarını söyleyeceklerdir. Oysa zeki olmak farklı bir şey, akıllı olmak farklı…
İnsan! Kibirli, öfkeli, arkaik davranışlarıyla büyük yok edici bir varlık…
İnsan! Bencil, merkezci, gururlu ve benci vs. duruşuyla “kendinci” bir varlık…
İnsan! Kendisini “akıl varlığı” olarak gören ama yaptıklarıyla bu kavramı hak etmeyen “güdülü” bir varlık!
İnsan! Farklılıkları “düşmanlık” olarak gören, etnik bilinçle davranıp, kendisi gibi olmayanı dışlayan, olmadık davranışlar gösteren, ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir varlık. Tüm bu tutarsızlığı bir arada gösterebilen bir davranış, nasıl akıllıca bir davranış olabilir!
Örneğin; dünyayı birkaç kez yok edecek kadar (atom, hidrojen) bombalar yapan, dünyayı yalnızca kendisine aitmiş gibi davranan bir varlık, akıllı olabilir mi? Bu anlam da insan benlikçi, çıkarcı, fırsatçı vs. bir varlık!
Tüm bu gerçekler ortadayken insanın kendisine “akıllıyım” demesi, ne kadar ironik!
Vay ki vay!
Gerçekten çok acı! Bu tam bir paradoks!
İnsan, kendisini sorgulamalıdır… Çünkü “akıl” bunu gerektirir!
Bir yandan koca bir kültür birikimi, uzaya çıkan bir bilinç aşaması; nanoteknolojiyi üretebilmiş bir bilgi sıçraması yapan bir varlık; diğer bir yandan daha bebeklik aşamasını yansıtan içgüdülerle, saldırganlığı taşıyan duygularla, bencilci dürtülerle davranan ve akıl dışı hareket eden davranışlar toplamını yansıtan bir varlık, insan!
Peki, insan hangisi?