İNSANLIĞIN BÜYÜK HASTALIĞI KİBİR
İNSANIN BÜYÜK HASTALIĞI "KİBİR"...
Kibir, bir insanın kendisini "merkeze" alması ve dünyanın kendi çevresinde döndüğünü sanmasıdır.
Kibir bir seraptır; çünkü, insanı hem kendi gerçekliğinden hem de doğasal gerçeklikten uzaklaştırır. Merkezsel duruş gösteren her insan kibirli insandır.
Kibir, insanın en büyük hastalığıdır, sayrılıktır. Esasında kibir, bir insanın kendi eksikliğinin başkaları tarafından fark edilmesini engellemeye çalışmanın davranışsal yansıması ve bu yönüyle de bilinçaltı yanılgısıdır.
Kibirli insan, hep "benim" der.
Kibirli insan, aynaya bakmaz, kendisinin ayna olduğuna inanır ve herkesin kendisine bakmasını ister. Çünkü o kendisine hayrandır. Varsa yoksa o vardır. Dünyada ondan başka hiç kimsenin bir gerçekliği yoktur.
Kibirli insan, çalım atar.
Kibirli insan, kızar, bağırır…
Kibirli insan biat ister…
Onun söylediği kanundur, o tartışılmaz…Aslında söylediği şeylerin büyük çoğunluğunun yaşamda nesnel karşılığı bile olmaz ama o söyledikleriyle şişinir Çünkü kendisini önemser.
Kibirli insana muhalefet yapılmaz, çünkü o kendisini yanılgısız görür…
Kibirli bire, karizmatik bir yanının olduğu zannına kapılır. Bundan dolayı da çevresinde her zaman yağdanlıkları, yağcıları, şakşakçıları vs. bitmez…Kibirli her konuştuğunda, yağdanlıkları onu pohpohlar, olmadık değerler yükler; bu kez kibirli alkışlandıkça, daha da kasıntılı ve ne oldum delisi olur. Tut ki tuta bilesin. Çalım atma, büyüklük taslama, havalara girme, küçük dağları ben yarattım tavrı vs. daha da artar. o bütün dünyaya egemen olduğunu sanarak, çevresindekilerin verdiği gazla daha da kibirlenir. Yağdancıkları "yürü ya paşam" dedikçe, kibirli kendisini daha da yükseklerde görmeye başlar… Artık onun önünde kimse duramaz...
Kibirli şişinir, o dokunulmazdır.. herkesi fırçalar…
Kibirli kasıntılıdır, çünkü ondan başka daha büyük bir güç yoktur….
Kibirli olan hep övülmek, büyük gösterilmek ister….
Her şeyi bilen, her şeye karar verecek konumda olan ve asla yanılmayan bir hezeyana kapılır kibirli insan…
Kibirli havalıdır,
Kibirli gururludur,
Kibirli dokunulmazdır,
Kibirli kincidir,
Kibirli öç alıcıdır,
Kibirli de zaman ve mekan nötrdür… her zaman her an nötr olanı aktife çevirebilir, yeter ki bir şey kendi yararına olsun…
Dağları yaratan odur,
Hava atan odur,
Racon kesen odur… vs.
Bundandır kibirliye yaklaşmayın dostlar…
Dünya ne çekiyorsa kibirliler yüzünden çekmiştir.
Son dönemlerde öyle çok “kibirli” davranışlar var ki!!!
Bunları gördükçe, gelecek açısından kaygı duymamak elde mi????
Kibirden uzak bir dünya en büyük dileğimdir….
Oysa, dünyada, sevgi, paylaşım, muhabbet, sohbet, dostluk, kardeşlik vs. gibi insanı insan yapan değerler egemen olsa, ne kibir kalır ne de düşmanlık...
Ünlü ozan Hatayi bir dörtlüğünde der ki:
Hatayi hâl çağında
Hak gönül alçağında
Yüz bin Kâbe yapmaktır
Bir gönül al çağında
Her insanın davranışı an içinde bile farlılıklar gösterebilir. Ama esas olan insanın gönül hanesinde sevgiyi eksik etmemektir. Gönül, iyiye, dostluğa, canana, Tanrı'ya açılan kapıdır. O halde bir gönül kazanmak, bin kez hacca gitmekten daha önemlidir. Hatayi, "her ,insan yaşadığı çağda veya süreçte gönül kazanmalı" demektedir. İşte kibirden uzaklaşmak ancak gönül hanesini aydınlatmak ve insani değerlere buluşturmakla olasıdır.
Sonuç olarak, kibri yenmek ancak alçak gönüllükle, bilgiyle, erdemle, paylaşımla ve sevgiyle olur..
Kibir, bir insanın kendisini "merkeze" alması ve dünyanın kendi çevresinde döndüğünü sanmasıdır.
Kibir bir seraptır; çünkü, insanı hem kendi gerçekliğinden hem de doğasal gerçeklikten uzaklaştırır. Merkezsel duruş gösteren her insan kibirli insandır.
Kibir, insanın en büyük hastalığıdır, sayrılıktır. Esasında kibir, bir insanın kendi eksikliğinin başkaları tarafından fark edilmesini engellemeye çalışmanın davranışsal yansıması ve bu yönüyle de bilinçaltı yanılgısıdır.
Kibirli insan, hep "benim" der.
Kibirli insan, aynaya bakmaz, kendisinin ayna olduğuna inanır ve herkesin kendisine bakmasını ister. Çünkü o kendisine hayrandır. Varsa yoksa o vardır. Dünyada ondan başka hiç kimsenin bir gerçekliği yoktur.
Kibirli insan, çalım atar.
Kibirli insan, kızar, bağırır…
Kibirli insan biat ister…
Onun söylediği kanundur, o tartışılmaz…Aslında söylediği şeylerin büyük çoğunluğunun yaşamda nesnel karşılığı bile olmaz ama o söyledikleriyle şişinir Çünkü kendisini önemser.
Kibirli insana muhalefet yapılmaz, çünkü o kendisini yanılgısız görür…
Kibirli bire, karizmatik bir yanının olduğu zannına kapılır. Bundan dolayı da çevresinde her zaman yağdanlıkları, yağcıları, şakşakçıları vs. bitmez…Kibirli her konuştuğunda, yağdanlıkları onu pohpohlar, olmadık değerler yükler; bu kez kibirli alkışlandıkça, daha da kasıntılı ve ne oldum delisi olur. Tut ki tuta bilesin. Çalım atma, büyüklük taslama, havalara girme, küçük dağları ben yarattım tavrı vs. daha da artar. o bütün dünyaya egemen olduğunu sanarak, çevresindekilerin verdiği gazla daha da kibirlenir. Yağdancıkları "yürü ya paşam" dedikçe, kibirli kendisini daha da yükseklerde görmeye başlar… Artık onun önünde kimse duramaz...
Kibirli şişinir, o dokunulmazdır.. herkesi fırçalar…
Kibirli kasıntılıdır, çünkü ondan başka daha büyük bir güç yoktur….
Kibirli olan hep övülmek, büyük gösterilmek ister….
Her şeyi bilen, her şeye karar verecek konumda olan ve asla yanılmayan bir hezeyana kapılır kibirli insan…
Kibirli havalıdır,
Kibirli gururludur,
Kibirli dokunulmazdır,
Kibirli kincidir,
Kibirli öç alıcıdır,
Kibirli de zaman ve mekan nötrdür… her zaman her an nötr olanı aktife çevirebilir, yeter ki bir şey kendi yararına olsun…
Dağları yaratan odur,
Hava atan odur,
Racon kesen odur… vs.
Bundandır kibirliye yaklaşmayın dostlar…
Dünya ne çekiyorsa kibirliler yüzünden çekmiştir.
Son dönemlerde öyle çok “kibirli” davranışlar var ki!!!
Bunları gördükçe, gelecek açısından kaygı duymamak elde mi????
Kibirden uzak bir dünya en büyük dileğimdir….
Oysa, dünyada, sevgi, paylaşım, muhabbet, sohbet, dostluk, kardeşlik vs. gibi insanı insan yapan değerler egemen olsa, ne kibir kalır ne de düşmanlık...
Ünlü ozan Hatayi bir dörtlüğünde der ki:
Hatayi hâl çağında
Hak gönül alçağında
Yüz bin Kâbe yapmaktır
Bir gönül al çağında
Her insanın davranışı an içinde bile farlılıklar gösterebilir. Ama esas olan insanın gönül hanesinde sevgiyi eksik etmemektir. Gönül, iyiye, dostluğa, canana, Tanrı'ya açılan kapıdır. O halde bir gönül kazanmak, bin kez hacca gitmekten daha önemlidir. Hatayi, "her ,insan yaşadığı çağda veya süreçte gönül kazanmalı" demektedir. İşte kibirden uzaklaşmak ancak gönül hanesini aydınlatmak ve insani değerlere buluşturmakla olasıdır.
Sonuç olarak, kibri yenmek ancak alçak gönüllükle, bilgiyle, erdemle, paylaşımla ve sevgiyle olur..