NEVRUZ VEYA NEWROZ
Yeni gün anlamına gelen Nevruz veya Newroz, esasında kadim dönemlerden bu yana sürüp gelen ve özellikle mitolojik söylemlerle ortaya çıkmış, esası doğanın döngüselliği içinde baharın gelmesini, tabiatın canlanışını, havanın, suyun, toprağın dirilişini vs anlatan bir kavramdır. Bu kavram tarihsel süreç içinde bugünkü söylencelere dönüşmüş ve hakların ortak kültürünü yansıtan bir bir konuma gelmiştir.
Esasında "Nevruz", atmosferin ve daha çok da güneşin dünya üzerinde ki etkisiyle, toprağın canlanışı, verimli bir konuma gelmesi ve doğanın üretim konumunu kazanmasıyla ilintilidir. Bu bağlamda, cemrenin önce havaya, sonra suya, sonra da toprağa düşmesiyle birlikte, doğanın dirimsellik kazanması, Nevruz veya Newroz düşüncesinin en temel etkeni olmuştur.
Bu anlamda Nevruz; dünyada, bitkilerin yeşermesi, börtü-böceklerin toprağın üzerine çıkması, otların çimlenmesi, çiçeklerin rengârenk ortaya çıması, civcivlerin cık cıklaması, kuşların uçması, solucanların can bulması, kış dönemi uyuyan doğanın canlanmasının mitolojik anlatımıdır. Kısacası kış dönemi uyuyan doğanın kımıldanışını, uyanışını ve yeniden doğuşunu sembolize eden bir kavramdır.
Doğayı gözlemleyen kadim dönemi insanları, tam da bu tarihlerde (Mart'ta) tarımsal ürünlerin ekilmesi gerektiğini anlamış ve tarım ürünlerinin tohumunu bu dönemde toprağa ekmiştir. Bu dönem aynı zaman da dünyanın kuzey kutbunda, çiftlerin sürülmesi dönemidir. Bu döngüsel algı içinde, her şeyin can kazandığı bu dönem yeni bir dönemdir ve diri bir dönemdir. Doğa uyanıyor, uykuya dalmış toprak ayağa kalkıyor, her yer ısınıyor ve canlılık oluşmaya başlıyor, yani ölü doğa diriliyor. O halde bu yeni bir mevsimdir. İşte o mevsimin başlıyor. Bu yeni bir gündür… İşte bu yeni günün adına Nevruz veya Nevroz denmiştir.
Nevruz; Farsçada (New= Yeni ve Ruz= gün anlamında) yeni gün anlamına gelmektedir.
İnsanın, yaşamını sürdürebilmesi için doğayı işlemesi ve üretmesi gerekmektedir. Ürün elde edebilmesi içinde, tohumun beslenmesi ve büyümesinin koşullarının varlaşması gereklidir. İşte, ürünlerin elde edilmesini sağlayacak koşulların varlaşması ve insanın daha çok ürün elde etme isteği, verimi artırma kararlılığı ve bunu sağlayan mevsimin kutsanması vs. Nevruz düşüncesinin en temel itici gücü olmuştur.
Eski çağ insanları, göğü, ateşi, havayı, suyu, toprağı, yeri, yer altını vs yöneten tanrıların ve tanrıçaların olduğuna inanıyorlardı. Böylece yer tanrısı, gök tanrısı, su tanrısı, toprak tanrısı, tarım tanrısı, bereket tanrısı vs. gibi, birçok tanrı düşüncesi oluşmuştu. Eski çağ insanları, tanrıları kızdırmamak gerektiğini, eğer tanrılar kızarlarsa insanlara istediklerini vermeyecekleri yönünde bir inanç geliştirmişlerdir. O halde, verimi sağlayan, yağmuru yağdıran, bereketi veren, güneşin ışıklarını salan, ısının oluşmasını sağlayan vs tanrıları hoş tutmak düşüncesiyle, söz konusu tanrılara dönük bir takım dinsel veya geleneksel ritüeller ortaya koymuşlardır. Bu ritüeller zamanla ortak değerlere ve geleneksel algılara dönüşmüş ve mitoslar oluşturmuştur. Nevruz veya Newroz düşüncesi de söz konusu insanlığın bu ortak kültürünün bir sonucu olarak varlaşmıştır.
Mitolojik söylem içinde,Marduk, Adonis, Dionysos, Kibele, Demeter, Dimuzi ve İnanna, Telepinu ve Teşup vs gibi söylenceler, hep aynı ortak bir düşünceyi ortaya koymuşlardır. Bu söylencelerin ortak düşüncesi, doğanın döngüsellik içinde bulunduğunu, ölüm ve doğumun birbirlerini sürekli var kıldıklarını, ölen doğanın yeniden dirime döndüğünü, doğada süreklilik bulunduğunu,; bu bağlamda, bahar ayının başlangıcının “doğuş, canlanış, diriliş” vs olduğunu belirten düşüncedir. Bu tarih de 21 Marttır.
21 Mart, baharın başlangıcıdır. Bu tarih aynı zamanda güneşin yeni bir dönenceye girişidir. 21 Mart Kuzey Kutbunda ilkbahar ekinoksudur. Bu tarihten itibaren güneşin ışınları daha da dik gelmeye başlar ve bu güneşin ışıkları değdiği yeri daha da ısıtır.Sıcaklar artar ve günler her gün daha da uzamaya başlar.
İşte Nevruz, bu doğal olayın, insanların üzerinde bıraktığı etkinin kavramsal adıdır. Üreten doğa, insana bereket ve ürün sunmaktadır. O halde bu ürünü adilce pay etmek gerekir. Esas sorun da budur!!!
Nevruz, ortak algı, ortak düşünce ve ortak söylemdir.
Bu ortak düşünce içinde, zamanla her halk kendisi için, bir söylence geliştirmiştir. Ama bu söylencelerin özü “yeniden diriliş, döngüsel varlaşma, ortaya çıkış ve kurtuluş” imgesini taşımıştır. Bu görüşler insanlığın ortak görüşleri olmuştur.
Nevruz, tarihsel süreçte, Mezopotamya'nın, Yunanlıların, Orta Asya, Orta Doğunun, Mısırlıların ve Anadolu halklarının vs ortak kültürü ve inancı olmuştur.
Bu günün temel düşüncesi, doğanın canlanışını, doğurganlığını, bedenleşmesini, üretkenliğini…simgelemesidir. Bu anlamda insanlar bu günü bir bayram gibi, gülerek, sevinerek, eğlenerek kutlamalıdırlar.
Nevruz veya Newroz gününü bu toprakların kültürel zenginliği olarak değerlendirip bu zenginliği sevincimize dönüştürmeliyiz. Bu davranış uygarlığın, insanlığın ortak kültürünün bize bıraktığı mirasa da uygun bir davranış olur.
Şöyle demeliyiz. Hey ortak akıl neredesin.
Nevruz ya da Newroz denmiş ne fark eder. Biçime ve şekle bakmayın; öze bakın.
Öz nedir?
-21 Mart, bir mevsimin kapanıp yeni bir mevsimin başlangıcı olmasıdır.
-21 Mart baharın başladığı gün olmasıdır.
-21 Mart doğanın canlanmaya durduğu gün olmasıdır.
-21 Mart genelde doğanın özelde hava+su+ışık+ısı+toprak= doğanın doğuma durduğu gün olmasıdır.
-21 Mart doğanın kendisini yenilmesi ve insanların ve diğer canlıların da besinlerinin üremesini sağlamaya başladığı gün olmasıdır. vs...
Dolayısıyla 21 Mart birçok yeni olgunun başlangıcını simgelemektedir.
Doğanın canlanışını, doğumunu, yenilenişini, yeniden varlığa dönüşünü ortaya koyan bu günün anlamı ortadayken; tüm insanlığın sevindiği ve tüm insanlığın yararlandığı bir günü bir kültürün tek başına kendisine mal etmesi doğru değildir.
21 Mart’ ın farklı isimlerle, farklı dillerle, farklı şivelerle dile getirilmesi de bir zenginliktir. Bu aynı zamanda kültürler arası etkileşimdir.
Bu anlamda hiçbir kimse bir başkasının dilini, inancını, kısacası kültürünü küçümsememeli ve yok saymamalıdır.
Hiçbir kimse, insanlığın ortak değerlerini kendisine mal etmemelidir.
İnsanlığa, çatışma ve ayrıştırma kültürü değil; birleştirici ve kaynaştırıcı kültürü geliştirmek önemlidir.
Sevginin, kardeşliğin, dayanışmanın, duygudaşlığın, yardımlaşmanın, birlikteliğin adıdır Nevruz veya Newroz...
Üretmenin, yenilenmenin, devinimin, değişimin, çağdaşlaşmanın, dünyasallaşmanın vs. adıdır Nevruz veya Newroz...
Yaşama, dünyaya birlikte katılmanın, birlikte değiştirmenin, iyiye, güzele yönelmenin, iyi ve güzel olanı öne çıkarmanın, ahlaklı davranmanın, adaleti eşitçe uygulamanın, her şeyde adil davranmanın adıdır Nevruz veya Nevroz...
Dünyanın yalnızca insanlara ait olmadığını, her şeyin her şeyle bağıntılı olduğunu, düzen ve düzensizliğin birlikte bir arada ve iç içe bulunduğunu vs bilincimize veren olguların adıdır Nevruz veya Newroz...
Nevruz, doğanın döngüselliği içinde, toprağın, ısının, suyun, ışığın verimli bir konumda bir araya gelmesiyle, toprağın can bulması ve üretime, kullanışlı duruma gelip, olumlu yönde işlevsellik kazanmasının kavramsal adıdır...
Politikalarımız ayrımcılığı değil, birlik ve beraberliği, hep banacılığı değil; paylaşmayı; aşırı tüketimi değil, üretmeyi; düşmanlığı değil kardeşliği vs. savunan bir zeminde olmalıdır.
Nevruz veya Newroz savaş değil, barıştır, üretimdir, doğada besin zincirinin doğuma durmasıdır. Doğanın olanca güzelliğini, çeşitliliğini, zenginliğini ve gizil konumdaki değerlerini cömertçe açığa çıkarmaya başladığı günün adıdır. Bu, insanlığın ortak değeridir ve insanlığın ortak kültürüdür.
Bu duygular içinde herkesin Nevruz ve ya Newroz bayramını kutluyorum.