ONAT KUTLAR (1936-1995)
İsminin anlamlarına uygun olarak yaşayan bilge insan Onat Arif KUTLAR.
Asıl ismi Mehmet Onat Arif Kutlar’dır.
Yani “düzenli, kâmil biri; yani bir olayda mutlu olduğunda onu sevgisiyle gösteren insandır.
Kutlar, şair, yazar ve sinemacıdır. Senaryo yazarı, çevirmen, öykücü vs. gibi değişik alanlarda eserler sunmuştur. Bu anlamda çok yönlü bir insandır. Dünyaya sözü olan bir aydındır.
Bu değerli aydınımız 1936 yılında Antalya’nın Alanya İlçesinde doğmuştur. Çcuk kitapları yazarı Seza Aksoy’un da kardeşidir.
Kutlar ilkokul, orta ve lise öğretimini Gaziantep’te bitirdi. Daha sonra İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Burada bir yıl okuduktan sonra ayrıldı. İstanbul Üni. Hukuk Fakültesine geçti. Bu okulu da son sınıfında bıraktı ve Paris’e gitti. Burada Paris Üniversitesi Felsefe Bölümünde okumaya başladı. Bu okula da 2 yıl devam etti. Okulu bitirmeden Türkiye’ye döndü.
1956 yılından itibaren birçok dergide, gazete de yazılar yazdı; sinema eleştirileri kaleme aldı.
-“a” dergisinin kuruluşunda bulundu.
- “Doğan Kardeş Dergisinde” sekreterlik yaptı.
- Hisar Dergisinde yazılar ve şiirler yazdı.
- Cumhuriyet Gazetesi’nde “Gündemdeki Konu” ve Gündemdeki Sanatçı” başlıkları altında haftalık yazılar yazdı.
-TRT’de haftalık sinema programları hazırladı. “Turkuaz” ve “Simurg” belgeselleri çekti ve yapımcılığını üstlendi.
-Kültür Bakanlığı Sinema yapım ve Gösterim Merkezi’nin yöneticiliğini yaptı.
- Bazı sinema filmlerinin yapımcılığını üstlendi. (Menekşe Koyu gibi)
-Yusuf ile Kenan (1979); Hazal (1986) ve Hakkari’de Bir Mevsim (1982) gibi filmlerinin senaryolarını hazırladı.
-1965 yılında “Sinematek Derneğini” kurdu.
-“İshak” isimli öykü kitabı (1959) da yayınlandı.
- Deneme kitabı “”Bahar İsyancıdır” (1986)’da…
- Sinemayla ilgili kitabı “Sinema Bir Şenliktir” (1985) yılında yayınlandı.
Bazı çeviri kitaplarına da imza atmıştır.
-H. Baş ile birlikte çevirdikleri; Andre Breton’a ait “Aklın Oyunu”
-S.Hilav, Engin Ertem’le birlikte çevirdikleri Gerçeküstücülük;
-Handan Yalvaç’la birlikte çevirdikleri Fürug’un Öyküsü (1982); gibi…
Bu çok yönlü insan Onat Kutlar; 30 Aralık 1994 günü akşamı Taksim’de bulunan The Marmara Oteli’nin pastanesinde otururken; hangi örgüt tarafından patlatıldığı belli olmayan bir bomba sonucunda ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır. Bu olay sırasında doğum günü kutlamak için pasta almaya giden arkeolog Yasemin Cebenoyan’da yaşamını yitirmiştir. Onat, hastaneye kaldırılmış ama 12 gün sonra bir daha yaşama dönememiştir. 11 Ocak 1995 günü gözlerini yaşama yummuştur. Sonsuzluğa akmış ve geride bıraktıklarıyla ölümsüzleşmiştir.
Dünyada bir ışık daha söndü. Şair, yazar, denemeci, çevirmen, sanat yönetmeni vs. olan Onat Kutlar, ortaya koyduğu besinlerinin oluşturduğu frekanslarını, ışık huzmelerini, ışınımlarını vs dalga boyutuyla bizlere salmaktadır. O ışıklar hiçbir zaman yok olmayacaktır.
DÜNYA GÖRÜŞÜ ve SANATI
Onat Kutlar, çağının değerlerinin farkında olan, o değerlere değerler katan ve insanlık için varlaşan her değere sahip çıkan bir aydındır. Onun en önemli yönü “özgürlük” temasını öne çıkarmaktır. Özgür olmayan insan ve toplum, kendi kimliğini bulamaz ve kendisini ortaya koyamaz ve kendi değerlerini yaşayamaz.
Fethi Naci, “İshak” kitabındaki öyküler için “Büyülü Gerçeklik Akımı” nın en güzel örnekleri diye sunmuştur.
Büyülü Gerçeklik, normal ve akla uygun düşmeyen; bilinenin ötesinde anlamlar taşıyan, esasında düşünüldüğünde gerçek olmayan olayları anlatan sanat akımıdır. Sihirli ve mantık dışı olayları içerir. https://tr.wikipedia.org/
Onat Kutlar, öykülerinde bu tarza yakın kavramlarkullanmıştır.
Kutların Öyküleri’nde hem yerel hem de evrensel değerleri yansıtmasını başarabilmiştir. Kutlar, bu öykülerde hem batılı kaynaklardan hem de yaşadığı toprakların değerlerinden beslenmiştir.
Sinema yazılarında, sinemanın nasıl daha iyi bir konuma gelebilmesi üzerinde kafa yormuş, teknik yönden incelemiş ve sinemanın sorunlarını anlatmıştır.
Şiirleri “insan kokar” ve dizelerinde insan teması öne çıkar. Kutlar, kentler de iz bırakan yapıtlara, köprülere ve yerlere ilgi duymuş ve bunlardan bazılarını şiirlerine yansıtmaya çalışmıştır. Örneğin: Galata (Pera)’nın belleğinde bıraktığı izlenimi anlatmıştır.
Leyla Ruhan Okyay, Kutlar için şöyle demiş: Onat Kutlar Doğu ve Batı kültürünün sentezini yapmış; tasavvuf felsefesini incelemiş; Hafız’dan Hayyam’a; Mevlana’dan Fuzuli’ye kadar doğu şairlerini okumuş ve tat almıştır. Aynı zaman da Bach’ı dinlemiş, diğer taraftan halk müziğine de ilgi göstermiş ve onlardan da haz almıştır. Bir ara Ney çalmak için kursa da gitmiştir. (Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi; İhsan Işık; cilt 6. s. 2337)
Onat Kutlar bir yazısında “Sevgili dostlar, umutsuzluk benim işim değil. Ama galiba biraz geç kaldık” demiş. Kutlar, umudun adıdır. Hani Nazım Hikmet demiş ya; “Umut, İnsan, denizin olmadığı yerde Martı olmaktır”… Onat Kutlar da umutsuzluğa karşı durmuş ve her zaman gelecekle ilgili umudunu taşımıştır.
Kitabe
rüzgarın yüzünü vadilerden tanıyorlar sevgilim
arının adını bir menekşeden
çılgın ırmağın yüzünü bir deniz çiziyor
toprağı, yediveren bir gül ağacı
tarihler bir köprü olarak yazıyor bir ustayı
kahramanı, gülümseyen bir yoksul çocuk olarak
beni bir gün sevgilim, senin yüzünle anacak
doğu'nun yeni ozanları
çünkü bir ağustos gecesi sessiz bir gölün
ayışığıyla yıkanmış kıyılarında
akıllı şarkılar söyleyen bir deli
hiç bitmeyen yaz gününe
gömecek beni senin adınla… https://www.siirdefteri.com/
Rübailer
"Saki Şarap sun, beni de unutma" Hafız böyle diyor
Şiraz'da, gül altında, "aşk kolay göründü, oysa çok zor"
Bir cezayir menekşesi senin aşkın, uzakta ve elinde değil.
Ey kör gel de açıkla şimdi sana nasıl kolay görünüyor?
II
Uyanıyor yeniden gül farkında mısın?
Uyanıyoruz yeryüzünü okşarken parmakların
Sen bir ağaç olmanın önsezisiyle yeniden
Ve ben gövdene yeniden rüzgâr olmanın.
III
Bir şiir ülkesi olan yüzünü sevgilim
Sözcüklerin ordusuyla kuşatıp fethettim
Benimle dile geldi senin eşsiz güzelliklerin
Seninle bundan böyle şiir sultanı benim.
IV
Yazıldı benim gibi bir çılgının tapusuna
Senin güzelliğinin olan ülke ve koca dünya
Öylesine zenginim ki kıyamıyorum
Elim varıp bir tek pulunu harcamaya
V
"Ölesiye yaşadı" dedi Can, gidince Yılmaz
"Nazım da öyleydi, başka türlüsü bize yakışmaz"
Öylesine ölesiye sevdim ki seni, ben gidince,
"Aşktan öldü bu çocuk ta" diyecektir, hic şaşmaz https://www.siirdefteri.com/
Yapıtları
1959-İshak-Öykü
1981-Peralı Bir Aşk İçin Divan-Şiir
1984-Sinema Bir Şenliktir-Deneme
1985-Yeter ki Kararmasın-Deneme
1986-Bahar İsyancıdır-Deneme
1986-Unutulmuş Kent-Şiir
1995-GündemdekiSanatçı-Deneme
1995-Gündemdeki Konu-Deneme
2009-Karameke-Bütün Öyküleri
Senaryoları
1983-Hakkâri'de Bir Mevsim-Ferit Edgü ile birlikte
1979-Hazal
1979-Yusuf ile Kenan…