Yılbaşı sabahı TV'yi açtım; "son dakika", katliam haberiyle uyandım. İstanbul, Ortaköy’de bulunan Reina Gece Kulübüne gece saat 01,20 sularında, bir teröristin ağır makineli tüfekle saldırı düzenlediği ve bu saldırı sonucunda ölen ve yaralananların bulunduğu haberini duydum.
Bu saldırıda, suçsuz ve masum 39 canın öldürüldüğü ve 4’ü ağır 65 canın da yaralandığını öğrendim. Hiçbir şeyden haberi olmayan, yalnızca güzel bir gün geçirmek için oraya gelen bu insanlar, bir teröristin açtığı ateş sonrası öldürüldüler. Hem de 39 can birden... Eğlenmekten başka bir suçları olmayan bu insanlar, hayatlarının en güzel (eğlenceli) gününde yaşamları ellerinden alındı.
2017'ye kan, gözyaşı, hüzün, endişeyle başladık!
Gerçekten acı! Sözün bittiği yer...
Karanlıkta kalmayı amaçlayan ve loş ortamda ışığa saldıran, beyinlerini kiraya vermiş olan zavallı insanlar; Noel'le yılbaşını birbirine karıştıran geri zekâlılar; Yılbaşı, isminden de belli olduğu gibi, bir başlangıca girerken, geçmişi geride bırakmanın ve geçmişin kötü enerjilerini atıp, daha güçlü ve yeni pozitif enerjilerin yüklenmesi adına yapılan şenliğin adıdır. Bu gün, herhangi bir dinsel inanç adına değil, koca bir yılın bitmesi ve yeni bir yılın başlaması dolayısıyla yapılan bir eğlencedir.
Oysa "Noel" 24 Aralık'ta başlayıp 26 Aralıkta biter. Yılbaşı ise yılın son günü olan 31 Aralık akşamıdır. Oysa hiçbir bağıntısı yok Noel'le yılbaşının... Önce bu gerçeği bir bilin... Yılbaşı törenleri semavi dinlerden önce de kutlanıyordu. Tarihleri farklı olsa da "yeniden doğuş" adı altında kutlamalar yapılıyordu. Bu anlamda, yılbaşı kutlamaları kültürel bir olaydır ve özü "yenilenme, başlangıç" anlayışına dayanır.
Yılbaşı kutlamaları, tüm dünyada yapılmaktadır ve tüm insanlığı aynı duyguda birleştiren bir ortak değer konumundadır. Bugün de dünyanın her yerinde "ortak bir değer (yeni bir yıla giriş)" olarak kutlanmaktadır. Bunun neresi yanlış?
Bu anlam da, kendi gerçeği dışında başka gerçeklikleri yok sayan her anlayış, dünyayı yaşanmaz kılmakta ve hayatı zorlaştırmaktadır.
Peki, bugün bile, yılbaşına "gavur işi" deyip karşı çıkanlar;
-Elektriği neden kullanıyorsunuz; siz mi buldunuz!
-Arabaya neden biniyorsunuz, motoru siz mi buldunuz?
-Buzdolabını neden kullanıyorsunuz, siz mi buldunuz?
-Uçağa neden biniyorsunuz, siz mi buldunuz?
-Eve giren suyun, yukarı çıkmasını sağlayan sistemin işleyişini siz mi buldunuz?
-Bilgisayarı siz mi buldunuz?
-Hayatımızı kolaylaştıran alet ve gereçleri siz mi buldunuz? vs…
Bunları çoğaltmak olası...
Bu kafa tekçi ve çok sakat bir kafa!
Oysa insanın kullandığı her kavram, her sözcük insana dairdir. Doğa da gün kavramı yoktur. Noel, din, inanç, hak, hukuk, ahlak, adalet vs. gibi kavramlar da yoktur. Bunların hepsi insana aittir. Ve insana ait kavramlara anlam yükleyen ve sonra da yüklediği anlamlara derinlik kazandırıp onu kutsayan ve kutsadığı kavramlar dolayısıyla da ayrıştıran, ayrıştırdığı değerler üzerinden başka değerleri yok sayan ve kendi değerleriyle uyuşmayana saldıran vs. da insandır.
Oysa doğa da, dünya da veya evrende bir şey varlaştıysa, o şey aynı zamanda her şeyin içindedir de... Yani, kültürel bir değer varlaştığında o aynı zamanda tüm kültürel değerlerin içinde yer alır. Çünkü her şey her şeyin içindedir. Bu anlamda kültürel geçişler de olmak zorundadır.
Yeni yıl (yılbaşı) kavramı da bu anlamda evrenseldir ve tüm dünya da yüklendiği anlam ortadadır. Bir bakıma "yeniden doğuşun" da simgesidir. Yeni bir yaşam, yeni bir yıl, yeni bir süreç vs. anlamında... Esasında her yeni olan şey, yeni bir başlangıçtır ve bu “yeni” olgusu, insan bilincinde yüksek frekanslı duyguların yaşanmasına neden olur.
Hani Mevlana diyor ya: Dünle beraber gitti cancağızım. Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım" İşte, yılbaşı "yeni şeylerin, yeni güzel günlerin gelmesi" adına yapılan bir şenlik, bir kutlamadır.
Yılbaşı:
-Bir yanıyla insanların özlemlerinin ete-kemiğe bürünmesidir.
-Bir yandan, insanların bedenlerinde birikmiş olan negatif enerjinin boşaltılıp, pozitif enerjiyle buluşmasını sağlamaya dönüktür.
-Bir yanıyla insanların, birlik-bütünlük sağlaması ve toplumsal ortak değerlerle bir araya gelmesini sağlayan bir işlevi yüklenmektedir vs.
Ortaköy Reina’ya yapılan bu saldırı, insanlığın ortak değerlerine, yaşam biçimlerine, özgürlüğe ve insani değerlere yapılan bir saldırıdır. Bu saldırı aynı zaman da yaşam hakkına saldırıdır.
Özellikle laik ve çağdaş yaşamı benimsemiş olan insanların buluştuğu bir eğlence mekânına yapılan bu saldırı, ülkemizin çok zor bir döneme girdiğinin de göstergesidir.
Bu saldırıyı yapanlar, insanlıktan nasibini almamış zavallı yaratıklardır.
Lanet olsun!..
Sözün kifayetsiz kaldığı bir süreçteyiz!
Sözler yetersiz, özler bitmiş ve insanlık “can çekişiyor”…
Saldırıda yaşamını yitirmiş tüm canları, saygıyla anıyorum. Yakınlarına sabır diliyorum.
Tanımlamak çok zor söz kifayetsiz
Ellerde tüfekle, saldırmış hissiz
Kimsede ses yok, insanlar sessiz
Bu nasıl bir dünya, bu mudur insan?
Cahil “inanç” için ölüm kusuyor
İnsanlığa anlık tuzak kuruyor
Rastgele herkesi bir bir vuruyor
Bu nasıl bir dünya, bu mudur insan?
Gönül hanesini kinle doldurmuş
Sevgisiz duyguyu, öze kurdurmuş
Farklı gördüğüne şeksiz saldırmış
Bu nasıl bir dünya, bu mudur insan?
ZAMANIM acıyla geçiyor günler
Özlemle aranır oluyor dünler
Hayatı yaşanmaz kılıyor bönler
Bu nasıl bir dünya, bu mudur insan?