ÜÇ FİDAN ve HIDIRELLEZ

ÜÇ FİDAN ve HIDIRELLEZ
Bugün Hıdır (Hızır) ve İlyas), yani halk deyimiyle Hıdırellez…
Nedir peki Hıdırellez? Toplumsal belleğin ve gelecek ütopyasının tasarımsal örgüsü. İnsanı insan kılacak olan değerlerin gizillikten açığa çıkarılması. En güzel insani değerlerin bilinçlerde uyarılması ve doğanın yeniden kendisini üretmesi yani ölümsüzlüğün insan bilincinde kavramsallaşması… Toplumu ve insanı “kurtuluşa taşıyacak olan değerlerin toplumsal algıya dönüştürülmesi vs.
Bu bağlamda, iyiliğin, dayanışmanın, zenginliğin, verimliliğin, barışın ve kardeşliğin imgesel algısı ve simgesel ismidir. Esasında Hıdırellez, yeniden doğuşun, doğanın döngüsellik içinde kendisini sürekli var kılmasının adıdır. Doğa da ölüm yoktur ve her şey dönüşür, değişir, farklı boyutlara geçer. Doğa da her şey kendisini geleceğe taşımak ve kendisini sürekli kılmaya çalışır. Buna karşın yine birileri bir başka şeyi, yaşatmak için kendisini feda eder. 
Bir başka anlamda, zorda kalanları kurtaran, kendisini toplumu için, çocuğu için, ailesi için veya türü için feda eden, canını, bedenini korkusuzca sunanların simgesidir Hıdırellez…
Bu durumda demek ki Hıdır (Hızır) ve İlyas): Toplumsal belleğin ve gelecek ütopyasının tasarımsal örgüsüdür. Bu bağlamda, iyiliğin, dayanışmanın, zenginliğin, verimliliğin, barışın ve kardeşliğin imgesel ismidir. Kendisini “insanlık için, toplumu kurtuluşa taşımak amacıyla, güzel bir dünyayı kurmak düşüncesiyle” kendi canından vazgeçenlerdir Hıdırellez… Çünkü Hıdır ve İlyas (Hızır’dır.) Hızır, “kurtarıcı kimliktir”.
İşte üç fidan insanlığı veya toplumu “kurtuluşa taşımayı, güzel ve yaşanılabilir bir dünyayı kurabilmek” amacıyla mücadele vermiş ve bu amaç uğruna canlarını vermiş yüce insanlardır. Bu üç fidanın Hıdırellez günü bedel ödemeleri, tam da Hıdırellez’in anlamına da uygun bir işlevsellik yüklenmişlerdir. Bu üç fidan, ödedikleri bedelle, insanın olabilmenin değerlerini belleklerde yeniden doğmasını sağlayarak, insanlığı insan kılacak olan değerlerin “yeniden dillendirilmesini ve zihinlerde canlanmasını var kılarak” Hıdırellez’in bedeni olmuşlardır. 
Bu üç fidan ki:
-Deniz GEZMİŞ; (1947-1972)
-Yusuf ASLAN; (1947-1972)
-Hüseyin İNAN; (1949-1972)
-Bu üç insan daha fidan çağlarında iken; egemen güçlerin karar vericileri tarafından idam edildiler…
Neden?
-Bu gençlerin gemicikleri mi olmuştu?
-Bu gençlerin, çek karneleri, cipleri, lüks arabaları mı? Vardı.
-Bu gençler halkı mı kandırdılar?
-Bu gençler, hortumculuk mu yaptılar?
-Bu gençler, çalışmadan trilyonlar mı kazandılar?
-Bu gençler, insanlara baskı, zulüm mü yaptılar?
-Bu gençler, insan mı öldürdüler?
-Bu gençler, halkı inim inim inleten zamlar mı yaptılar?
-Bu gençler, insanları mı sömürdüler?
-Bu gençler, kendi çıkarları için halkın emeğini mi çaldılar?
-Bu gençler, hırsızlık mı yaptılar vs.?
Peki neydi bu gençlerin suçu?
-Tüm insanlığın tok ve adalet duygusu içinde, güzel bir dünyada yaşamalarını istemekti.
-Kokuşmuş ve insana yabancılaşmış olan sisteme karşı olmaktı.
-Halkı kandırarak, onları yoksul bırakan egemenlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarmaktı.
-Sömürücü ve emeği dışlayıcı kapitalizmin gerçek yönünü halkın bilincine sunmaktı.
-Kaynakların büyük çoğunluğuna el koyarak insanları yoksul bırakan bu vahşi düzeni değiştirmeye çalışmaktı.
-Halkları birbirine kırdıran ve insanları özüne yabancılaştırılan bozuk düzeni toplumun gündemine sokmaktı.
-Gerici ve tutucu zihniyeti aşarak; sürekli devrim ilkesini savunmaktı.
-Çağdaş insan değerlerini ülkemizde etkin kılmaktı.
-Üniversal eğitimi üniversitelerde etkin konuma getirmekti.
-Üniversiteleri özgün ve özerk kılmaktı.
-Dünyada insanlığın mutlu ve tok olarak yaşamalarını istemekti.
-Halkların kardeşliğini savunmaktı.
-Eşitliği, paylaşımı ve dayanışmayı öne çıkarmaktı.
-Adil paylaşımı toplumsal yaşamda egemen kılmaktı.
-Üretimi ve üretileni hakça dağıtmayı bilinçlere taşımaktı.
-Emeğin ve emekçinin haklarını savunmaktı.
-İşçi sınıfının sınıfsal bilincini edinmesine katkıda bulunmaktı.
-Sınıf temelli bir düşünsel ve toplumsal mücadeleyi ön görmekti.
İşçi sınıfının sömürüldüğünü bilmek ve bu sömürünün matematiksel formülünün farkında olmaktı.
-Dünyada barışı savunmaktı.
-İnsanın yaşam hakkının en temel hak olduğunu söylemekti
-Dünya insanlığına kan, gözyaşı ve yoksulluk sunan emperyalizme karşı durmaktı.
-Bağımsızlığı savunmaktı.
-Ülkenin kaynaklarına sahip çıkmak ve madenlerini korumaktı.
-Antiemperyalist bir düşünceyi savunmak ve bu amaçla 6. Filoya karşı eylemde bulunmaktı.
-Topraksız köylünün, toprağa kavuşmasını ve bu amaçla toprak reformunun yapılmasını istemekti.
-Fabrikalara gidererek çalışanların yanında ve safında yer almaktı.
-Kapitalizmin eşitsiz yaşam koşullarını telin etmek ve buna karşı gelmekti.
-Öğrencilerin, üniversite yönetiminde bulunmasını istemekti.
-Örgütlü bir toplum yaratmaktı.
-Hak arayan bir toplumsal bilinci var etmeye çalışmaktı.
-İşçilerin sendikalaşmasını ve emek bilincine ulaşmalarını sağlamaktı vs.
06 Mayıs 1972 sabahı bu üç devrimci idam edildiler. İdam edilenler değil ama o sırada bu kararı vermeye “muktedir” olanlar yani üç fidana idam kararı verenler, bugün unutulup gittiler. Ama 43 yıl geçmesine karşın, Deniz, Yusuf ve Hüseyin sevenlerinin bilincinde dipdiri yaşamaktadırlar. Onlar, yani Deniz-Hüseyin-Yusuf, tarihin şaşmaz belleğinde ve aydınlığın da yer aldılar ve her zaman da insanların bilincine ışık saçmayı sürdüreceklerdir. 
Bugün idam kararını isteyen ve bu kararı veren yargıçları tanıyan ve onların ismini bilen var mı? Mecliste “üç, üç, üç” diye bağıran milletvekillerinin ismini anımsayan var mı? Onlar tarihin derinliğinde “yok” oldular. Ama üç fidan, her yıl 6 Mayıs’ta bilinçlerde yeniden doğmakta ve insanlığa, insan olabilmenin bilincini yeniden varlaştırmaktadır. 
Onlar, Deniz GEZMİŞ; Yusuf ASLAN ve Hüseyin İNAN; halkın, tarihin ve sevenlerinin bilincinde yaşıyorlar. Ölümsüzler…
-Şu bilinsin ki, halkının bilincine ve özüne taşınan hiçbir insan ölmez… “Ölüm ölür; değerler ölmez”…
Can ayrılır, beden parçacıklara bölünür ama ayrıca kültürel can ölmez... Eser veya iz bırakanlar, insanlığın belleğinde, vicdanında ve zihninde her zaman yeniden doğarlar ve ölümsüz olurlar. Genetik ölümsüzlük, doğasal ölümsüzlük ve kültürel ölümsüzlük...
İlk ikisi doğasal, sonuncusu toplumsal bellekle ilgilidir. Deniz, Yusuf ve Hüseyin, bıraktıkları pozitif enerjiyle kültürel ölümsüzlüğe de ulaşabilmiş üç önemli insandır. 
Kültürel ölümsüzlük Hıdırellez’i bir başka kavramla söylemektir.
6 Mayıs Hıdırellez günü ölümsüzleşen üç fidanı saygıyla anıyorum