UMUT GELECEĞİN KURĞUSU

Umut; geleceğin kurgusu
Umut veya ümit, yaşama karşı direncin adıdır. Umudu olmayan, tininde gelecek beklentisi bulunmayan bir insanın, yaşama katacağı önemli bir değer olamaz. Umut, yaşamın döngüselliğinin farkında olmak ve bu döngüsellik içinde geleceği belirleme iradesinin adıdır.
Umut, bir başka anlamda, sürekli üretmenin, bitmez tükenmez enerjinin, insanın özündeki hareket ettirici gücün her an kendisini üretmesi anlamına gelir.
Umut, beklentidir, istemektir, kurgulamak, planlamak, yaşama sarılmaktır. Umut, olanla yetinmemek, kendi özündeki gücü ortaya çıkarmak ve o gücü yararlı bir konumda kullanarak, dünyada diri kalmanın koşullarını var etmektir.
Umut, engellere her türlü çetrefil olgulara karşı direnmenin ve karalı olmanın adıdır. Zorluklar karşısında pes eden, çaresizce kenara çekilen, ne yapacağını bilemez konumda olan ve yaşamdan uzaklaşan bir insanın herhangi bir konuda başarılı olması beklenemez. Bu bakımdan umutsuz bir insan, bitmiş-tükenmiş ve geleceği olmayan bir insandır. Böylesi bir insan enerjisizidir, etkisizdir ve edilgendir.
Umut, insanı geleceğe taşıyan ve ileriye doğru bakmasını sağlayan bir itici güçtür. Dolayısıyla insanı ileriye taşıyacak olan değerleri bilen ve onları pozitif kılan bir işleve sahiptir.
Umut, inanmakla, bir şeyi istemekle başlar. Daha sonra, varmak istediği değeri gerçekleştireceğine dönük inançla sürer. Başlanmış olanı bitirmek kararlılıkla ve bilgiyle olur. O halde umut, kararlılıktır ve bilgidir.
Yaşam da önüne çıkan her zorluk karşı dirençle ve emekle aşılır. Tüm bu davranışlar, bir insanı istediği amaca ulaşmasını sağlar.
Yaşamın her alanında her zaman yengi ve yenilgi birlikte vardır. İnsan her zaman yengi kazanmaz. Yenilgiler de olabilir. Her iki durum da yaşamın gerçeğidir. Yengi kazanıldığı gibi, yenilgiler de karşıtlık içinde yaşanabilir. Bu anlamda, bir insan, her olgu ve olayı kazanacak diye mutlak bir durum da söz konusu değildir.
O halde yenilgi de bir gerçekse, bu durumu kabullenmek ve yenilgi karşısında düşünsel sarsıntılar ve tinsel bunalımlar yaşamamak ve bunu doğal görerek yeniden mücadele etmek, en temel davranış biçimi olmalıdır.
İşte umut, bu temel olgunun gereklerine göre davranmak, yenilgiyi, bitmiş-tükenmişlik olarak görmemek ve her olay karşısında bilinçli ve azimli bir duruş göstererek, yeniden ve daha da kararlı bir şekilde yaşama sarılmak demektir.
Hayatı, güzel değerlerle yaşamanın ve dünyada iyiliği, paylaşımı ve sevgiyi var kılmanın en güzel ve yüce değerlerini savunan Alevilik-Bektaşilik, insanları bu değerlerle buluşturmayı amaç edinmiştir. Ama yaşamın pratik gerçekleri büyük zorluklarla doludur. Dünyanın her yerinde açlık yoksulluk, savaş, ölüm, kan vs. gibi olumsuzluklar yaşanmaktadır. Bu durum, insani değerlerle örtüşmemektedir. Bu durumun dünyada sürekli var olması, birçok insanda, çaresizlik, bitmişlik, tükenmişlik, umarsızlık ve dermansızlık yaratarak, enerjilerinin azalmasına neden olmaktadır.
İşte bu olgunun yaşanması karşısında, Alevi-Bektaşi bilgeleri, insanları bu olumsuzluktan kurtarıp, hayat da, başka yolların, yöntemlerin de bulunduğunu, bunun da ancak bilinçle, bilgiyle ve mücadeleyle kazanılabileceğini ortaya koymak için, bu aşamayı öğretilerinin arasına katmışlardır.
Çünkü çaresizlik, edilgenlerin, pısırıkların, güvensizlerin, gönülsüzlerin, umarsızların davranışı olabilir. Şu bir gerçek ki, doğada her şey karşıtıyla vardır. Umutsuzluğun karşıtı umuttur.
Bu anlamda umut, yaşamın zorluklarını aşmak ve her zoru göğüslemektir. Umut, karanlığı ışığa, tohumu una çevirecek emeği ortaya koymak ve sabırla tohumun ürüne dönmesini beklemektir. Dolayısıyla umut, insanın iradi göstergesidir.
Velilerimiz, umudunuzu yitirmeyin; atalarımız “çıkmadık candan umut kesilmez” demişlerdir.
Şu bir gerçek ki, bir insan, son nefesini vermeden, onun öldüğü söylenemez. Çünkü onun yaşama yeniden dönme olasılığı an içinde bulunmaktadır diyerek, onun yaşama dönük umudunun olduğunu bilmek, ne kadar önemli bir anlayıştır. Umut, hayatın döngüsünü sağlayan gelecek düşüdür ve yaşama sarılmanın adıdır.
Bu nedenle, bu yola giren bir insan, ulaşmak istediği gerçekleri kendi tininde yaşayamadığında veya amacına ulaşamadığında, umutsuzluğa kapılıp, girdiği yoldan geri dönmemelidir. Çünkü yanlış yolun değerlerinde değil, onun algılanışında ki eksikliktedir. O zaman, bilgiye dört elle sarılıp öğrenme arzusunu yok etmemek, en temel anlayış olmalıdır.

NOT:DÖRT KAPI KIRK MAKAM kitabımdan bir bölüm...