VİCDAN

-Yanlışı ve doğruyu ayırmaya;
-İnsanın adalet duygusunu öne çıkarmaya;
-Alicenap davranmaya;
-Hakkaniyetli olmaya;
-Hakseverlik göstermeye;
-Hak yemez bir konumda bulunmaya;
-İnsaflı davranmaya;
-İnsanlık değerlerini öne çıkarmaya;
-İyiliksever bir duruş göstermeye;
-Etik davranmaya;
-İnsanı insan yapan üstün değerleri eyleme dönüştürmeye….yarayan bir iç duygu, ses, içsel algı veya anlayıştır.
Vicdan, insanı insan yapan değerler bütünüdür…
Vicdan, insanın kendi iç dünyasıyla hesaplaşmasıdır. İnsanın, duygulardan sıyrılıp akıl ölçülerinde iyi ve kötüyü; güzel ve çirkini; adil olmakla-adaletsizliği; nefretle-sevgiyi vs. birbirinden ayırmasıdır.Olay ve olguları dünya görüşünden, inançlarından sıyrılarak bilinçle ölçmesidir. Duygular yerine aklın yetkin konuma gelmesidir.
Kısacası her toplumsal olgu ve olayda insanın davranışının hangi yönde olması gerektiğini belirleyen insanın iç dünyasıdır.
Bir insanın iç dünyasında ki değer yargıları, duygusal tepileri, bilgi düzeyi, ruhsal yapısı…o insanın davranışlarını da ortaya koyar.
Bu anlamda, çağdaş insan; nefretten, kinden, öç almaktan, basmakalıplıktan, bir şeyler ödetmekten, burnundan getirtmekten, hınç almaktan vs. arınmış kişidir.
Çağdaş insan, bütünle parça arasında ki bağıntıyı doğru kurabilen, evrenselle yerelin birbirinden ayrılamayacağının bilincinde olan birisidir.
Tüm bunları neden yazdım. Silivri’de tutuklu olan gazetecileri, haksızlığa uğrayan insanları, düşüncelerinden dolayı sorgulanan insanları vs. düşünüyorum. Neden bunca olumsuzluklar! Her davranış "İnsan bu meçhul"un ürünüdür. İnsani değerleri edinmiş olan insanlar, insan dışı her davranışa karşı duran bir anlayış içindedirler. İşte vicdan bu insanların davranışlarında bedenleşiyor ve insan "insan olduğunun" bilincini veriyor.
Ya insanlıktan nasip almamış olan, genetik kodun yüklediği davranışlarla eylemde bulunan ve bu nedenle insanlığa her türlü olumsuzluğu yükleyen, kinci, nefretçi, öfkeci vs kişilere ne demeli? İşte onlardır düşmanlığı besleyen ve hayatı çekilmez kılan. İşte bunlar da "vicdan" sorunu vardır.
Suçlu olup-olmadıkları belli olmayan insanları, eşlerinden ve çocuklarından ayırmayı ve bu tür bir anlayışı anlamakta zorlandığımı söylemeliyim. Burada “vicdan” sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyiz.
Güney doğuda adı konulmamış bir savaş hali var. İnsanlar evlerine hapsedilmiş ve normal yaşamları ellerinden alınmış; suçlular-suçsuzlar birbirine karışmış ve bütün bir kent suçlu konuma sokulmuş...
Hani vicdan. Oysa tüm hukuk normlarında, tüm felsefi öğretilerde, tüm inançlarda ve dinlerde…”vicdan” her şeyin üstünde görülür…..
Çünkü vicdan, kendisi olmayana, kendisi gibi davranmaktır.
Çünkü vicdan, insanlığın insanlaşmasını sağlayan ve insanla vahşi doğa arasında ki ayrımı ortaya koyan ve bir bireyin karşılaştığı olaylar karşısında hangi davranışları göstermesi gerektiğini iç dünyasında kararlaştırdıktan sonra onu davranışına yansıtan bir iç ölçüp biçmedir, bir hesaplaşmadır.
Vicdanın göstergesi insani davranışlarla ölçülür.
Vicdanın hayata yansıması“hakkaniyet” davranışlarla ortaya konur.
Vicdan, kamuoyunun ortak beklentisine yanıt verecek kararların uygulanmasıyla belirginleşir.
Vicdan, dönüşü olmayacağı görülen her türlü olayda, hoşgörünün, sevginin, paylaşımın sergilenmesiyle ortaya konulur.
Vicdan, toplumun değer yargılarını ileriye taşıyacak kararların uygulamaya sokulmasıyla ölçülür….
Vicdan, "kendine yapılmasını istemediğin bir davranışı başkasına yapmamak veya yapılmasına karşı çıkmaktır."
Vicdan, insana değer vermek, yaşam hakkının en temel hak olduğunun bilincine varmaktır."
Vicdan, zulümden uzak durmak, her türlü baskıcı anlayışa karşı çıkmaktır.
Bir insana, bir topluma ve topluluğa, bilerek acı çektiren bir davranışın “vicdanla” bir ilgisi olamaz.
Bilinci kirlenmiş, özü nefretle, kinle, öfkeyle dolmuş ve insanlıktan bir nebze nasip olmamış vs insanlara diyorum ki:
Ey “vicdan”.... NEREDESİN?